19. Graf Almasy
Wir bleiben noch ein wenig in der Sahara.
Die verlorene Oase Zarzura (Zerzura, Arabic: زرزورة)
Irgendwo in der südöstlichen Ecke Libyens, nahe der āgyptischen Grenze (Dieser Teil der Sahara war einer der letzten “weissen Flecken” auf unserem Globus) muss die sagenhafte Oase Zarzura liegen, im üppigen Grün, im “Tal der Vögel”, in einem Wadi zwischen zwei Bergzügen, mit engem Taleingang und einem Stadttor, das von einem Vogel gekrönt ist: dem mythischen Vogel Zarzura.
Seit Jahrhunderten beschāftigt und fasziniert dieser Mythos. Noch im letzten und diesem Jahrhundert erschienen dazu zahlreiche Bücher, Filme, Videos, Landkarten und andere Publikationen und sogar Computerspiele. Für viele ist – gerade auch wegen seiner Unauffindbarkeit – Zarzura eine Art Schamballa oder Shangri-La. Andere wiederum haben noch nie davon gehört 😊
Der Legende nach sitzen Königin und König von Zarzura dort in ihrem Palast und schlafen. Wecke sie nicht! Nimm nur die Schātze mit…
Graf Almasy – eine Honoratiore kuk Österreichs hatte ihn einmal so angesprochen (irgendeinen Titel wird doch jeder haben?) und seither schmückte er sich mit diesem Rang – unternahm mehrere Expeditionen, um diese Oase zu finden, einmal – vergebens – mit Wagen, das andere mal mit dem Flugzeug. Er sah die Oase unter sich! Doch seither blieb sie unentdeckt. Wir kennen Almasy aus dem berühmten Film “Der Englische Patient”, Wir kennen auch die prähistorischen Felszeichnungen in der “Höhle der Schwimmer”, die er wirklich entdeckte und deren Lānge und Breite er für uns kartographierte. Ja, den Almasy gab es wirklich, auch wenn grosse Teile des Films (und des Buchs von Ondaatje) reine Fiktion sind.
Graf Laszlo Almasy (ung. László Ede Almásy de Zsadány et Törökszentmiklós), geb, 1895, gest. 1951, war passionierter Rennfahrer, Flieger, Pfadfinder, aber vor allem Forschungsreisender. Fast ein Leben lang hatte er mit dem Verdacht, ein Spion zu sein, zu kāmpfen: die Englānder vermuteten, er arbeite für die Deutschen, diese hielten ihn für einen verkappten Italiener, die Anhānger Mussolinis rochen Kommunismus, die Russen, die Ungarn besetzten, hielten ihn für einen England-Knecht… Erst im 2. Weltkrieg wurde er diesem Ruf gerecht uns setzte in Aegypten zwei deutsche Spione weit hinter den englischen Linien ab. Seine wahre Passion aber war und blieb die Erforschung und Kartographierung der Sahara. Immer wieder musste er um Finanzierung seiner Expeditionen bitten.
- Kont Almasy
Sahra’da biraz daha kalacağız.
Kayıp vaha Zarzura (Zerzura, Arapça: زرزورة)
Libya’nın güneydoğu köşesinde, Mısır sınırına yakın bir yerde (Sahra’nın bu kısmı dünyamızdaki son “beyaz noktalardan” biriydi), yemyeşil bir alanda, “Kuşlar Vadisi “nde, iki dağ sırası arasındaki bir vadide, dar bir vadi girişi ve bir kuş tarafından taçlandırılmış bir şehir kapısı olan efsanevi Zarzura vahası yatıyor olmalı: efsanevi kuş Zarzura.
Bu efsane yüzyıllar boyunca insanları büyülemiştir. Geçen yüzyılda ve bu yüzyılda konuyla ilgili çok sayıda kitap, film, video, harita ve diğer yayınlar ve hatta bilgisayar oyunları yayınlandı. Birçokları için Zarzura bir tür Shamballa veya Shangri-La’dır – tam da takip edilemezliği nedeniyle. Diğerleri ise hiç duymamıştır 😊
Efsaneye göre Zarzura Kraliçesi ve Kralı saraylarında oturmuş uyuyorlarmış. Onları uyandırmayın! Sadece eteklerini yanına al…
Kont Almasy – bir zamanlar Avusturyalı bir devlet adamı ona bu şekilde hitap etmişti (herkesin bir tür unvanı vardır elbette?) ve o zamandan beri bu rütbeyle kendini süslemişti – bu vahayı bulmak için birkaç keşif gezisine çıktı, bir kez – boşuna – arabayla, diğerinde uçakla. Altındaki vahayı gördü! Ama o zamandan beri keşfedilmemiş olarak kaldı. Almasy’yi ünlü “İngiliz Hasta” filminden tanıyoruz, ayrıca gerçekten keşfettiği ve bizim için uzunluğunu ve genişliğini haritalandırdığı “Yüzücüler Mağarası “ndaki tarih öncesi kaya resimlerini de biliyoruz. Evet, filmin (ve Ondaatje’nin kitabının) büyük bir kısmı tamamen kurgu olsa da Almasy gerçekten vardı.
Kont Laszlo Almasy (Macarca: László Ede Almásy de Zsadány et Törökszentmiklós), 1895’te doğdu, 1951’de öldü, tutkulu bir yarış pilotu, havacı, izci ama her şeyden önce bir kaşifti. Neredeyse tüm hayatı boyunca casus olduğu şüphesiyle mücadele etmek zorunda kaldı: İngilizler onun Almanlar için çalıştığından şüphelendi, kılık değiştirmiş bir İtalyan olduğunu düşündüler, Mussolini’nin takipçileri komünizm kokusu aldı, Macaristan’ı işgal eden Ruslar onun bir İngiliz uşağı olduğunu düşündü… Sadece İkinci Dünya Savaşı sırasında, iki Alman casusunu Mısır’da İngiliz hatlarının çok gerisine bırakarak bu üne kavuştu. Ancak onun gerçek tutkusu Sahra’nın keşfi ve haritalanmasıydı ve öyle de kaldı. Keşif gezileri için defalarca fon istemek zorunda kaldı.
remainsoftheday 